21 Temmuz 2010 Çarşamba

Çok şeydik biz çok

Kaldır yüzünü şimdi.Bırak içinde ne varsa.Hep sonsuzluğa baş kaldırdın.Özgürlüğün tadında boğardın kelimeleri.Sustuğun kadardın aslında.Çok şeydi susmak! Ne kadar çok şey konuşurdunda,sustuğun kadar anlatamazdın kendini.Fısıldarsın bi kaç küfür.geçmişe dönük yüzünde parça parça ederdin zamanı.Kafana göreydin daha çok.Birazda çocuktun aslında.Kızma! hep o hallerin gözlerimin önünde.Hayallerimi sensizlikle avutuyorum şimdi.İnkar etmedim içimde hiç bi'şeyi.Çok şeydik biz çok.İnanamadım biliyor musun? Gitmek sana göre değildi çünkü.Kalıp mücadeleydi senin tavrın.Bazen kapıyı çarpmaktı,bazende sazın bam telinden sövmekti.Bilirdik her şey bizdik.Yanılıyor insan işte!Geride sözlerin,vaadlerin boynu büküktü.Sahip çıkmazdın ki;eksik başlanmıyor çünkü. Kimse yarım kalıp bütünmüş gibi davranamaz.Uçmaktı çocukluk hayalim;giderken kolumu kanadımı kırdın.Tenezül etmediğin hayallerimin boynu bükük kaldı.Yandığımda sendin.Durmadan ibadet eder gibi adını zikrederdi dudaklarım.Kazıya kazıya aldın hecelerimi.Üç noktalı bi hayat bıraktın.Tamamlamak ne mümkündü.Yeşertemedim çiçeklerimi yeniden.Zaten gülüşlerimde eskisi kadar parlak değildi.Ben değildi hiç bi'şey.Yabancılaştım kendime.Tanıyamadım,yeni huylar edindim yokluğunda.Mesela ben geceleri hiç ağlamazdım.Şimdi sabahları zorlu nöbetlerle araklıyorum. İnsafsızdı bu haykırışın.Koyduğun noktada başlayamadım kendime.Kimseyi beklemeyen bi zamandı benimki! Yinede tutundum bi yerden.Banada yakışan buydu.Hep bu umursamaz tavrımı severdin.Yokluğunda sana karşı tek çaresizliğimdi aslında.

Senin Topraklarında

Bıraktığın yerde kaldım.
Kaç hayat yaşadım günden güne.
Savruldu gurur,inat etti kelimeler.
Devam diye sarıldığım kaderdi.
Senden geçen sonsuz bi bahçeydi.
Acıydı hatıralar,Yapışmıştı bi kere bırakmazdı yakamı.
Kördü gözlerim,ellerinle hükmettin geleceğime.
Aydınlıktı yudum yudum içime çekmek istediğim.
Kaldırıp atmaktı tutsaklığı yakasından paçasından.
Günahlar affedilmek için sırasını beklemekte.
Gündüz kaçmakta,güneş yüzünü dönmekteydi.
Tadın kaldı asılı zamanlarda.
Her yerde,her şeyde parmak izlerin vardı.
Senin topraklarında yarım kaldı bu beden.
Ruh,aleminde biçare göçebeydi zaten.
Vaadlerin çok uzaklardan duyuluyor.
Adına yalan yakışandı yaşadığım.
Duygularımı sömürüp çektin içimden.
Tırnaklarınla kazıdın kendini gönül denilen çaresizden.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Tutunamadım zamana

Taştı yine duygular.
Sahipsiz geçmişte aranmaktayım.
Sorgularım yok artık.
Sorularım dünden cevapsız.
Geleceğim kendisine ağır gelmekte.
Günahlar,elinden yüzünden arınmakta.
Hangi tarafsızlığın bedeli bu?
Kim inanır ki sürünen gururumu yerden topladığıma.
Senin uğruna deyip,inandığım şeylere sırtımı çevirdim.
Bu kaçıncı tövbe edişim.Kaçmıyorum,denediğim ne varsa içindesin.
Baktığım yerdesin.
Gördüğüm kadarsın aslında.
Suladığım çiçekler kadar gerçek.
Yalanlarım kadar suskunsun.
Boğar beni bu duygu.
İçime hapsettiğim her nefes,vuslat günü için bi an daha kazanmaktı.
Yüreğim yine yapmıştı bana yapacağını.
Karşı çıksamda teninin büyüsü karşıladı her bir yakarışta.
Tutunamadım zamana.
O,çoktan akıp gitti.
Ben hep arkasından baktım.
Uğurladım yavaşça geçmişi.
İncitmeden gizledim yıldızları.
Fısıldadım derinden rüzgara.
Söz aldım yaşamın renginden.
Zayıf düştüm.
Ruhum lakırdısında.
Henüz yaralarını saramamışken bedenimde bi yabancı sancı daha!
Alıştım belkide.(?)
Gücüm ağzından çıkan sözcükleri aralamaktan...

4 Temmuz 2010 Pazar

Büyür yavaş yavaş fakat uslanır mı kendiside bilmez

Güzeldir Ankara,kendi halinde,yalnızlığa itilmiş öfkesi vardır içinde.Sessizliğe gömülmüştür,daha çok susmayı sever.Dinlersin sadece bu şehri,duyabilene çok şey anlatır.Hele birde anlıyorsan yüreğine dokunur.Açar kapılarını,kalbinin en derinlerine iner.İncitmeden sarıp sarmalar.Yaralarına en titiz haliyle merhem olur.Her köşesinde hatıralar vardır.Adımların tarihte geziyormuşcasına özgürdür.Sırları vardır Ankara'nın,ördüğü duvarları aslına dokunanlara yıkıverir bi anda.Anlamazsın bu şehri yaşarken boğar havası,bir yudum nefese muhtaç eder.Her gidişlerde hatırlatır kendisini.Özlediğini fark edersin.Nasıl olduysa işlemiştir tüm sen olan geçmişine.Aşklar yaşatır;derinden,uzanamadığın imkansızlardır bunlar.Sevgi başka oluyor bu ağır başlı,vakur,şehirden bozma köyde.En büyük mutluluğu semasını dolduran kahkaha tınılarıdır.Romantiktir bu şehir.Neler hissettirirde söyletmez kimselere.Sevmez ki Ankara gerçeğine dokunulmasını.Işıklar titrer durur uzak köşelerde.Yaşattığı yalancı hikayelere rağmen Ankara atar imzasını zor anlarına.Ağlarsın sessizce.Gözyaşlarının gerçeğini bi tek Ankara anlar.Bi tek o siler,alır avuçlarına.Mevsimler gelir göçer üzerinden.Hepsinin tadını sana sunar.Görürsünki vazgeçilmezin vardır buralarda.Bi köşede,Kızılay meydanında ya da o meşhur Kuğulu Parkında.Korna seslerini duyarsın,sanki sessizliği yırtmak istercesine.Telaşıda yoktur öyle çok.Karşılamayı öğrenir,fütursuzca dalgasına bakar.Azcıkta kafasına göredir.Kimi zaman başını alıp gidecek kadar asi,kimi zamanda kalıp gücünün yettiğince mücadelenin içinde olacakmış gibi asilce.Gücendirirler bazen Ankara'yı kırılır,kabuğuna çekilir.Affeder yinede her taşlayanı.Büyür yavaş yavaş fakat uslanır mı kendiside bilmez...

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Usandırırda,Uslandırırda

Sonra acıyı karşılamayı öğreniyorsun.Koynunda büyütüp,gözyaşıyla beslediğin hatıralar kalıyor geride.Ne kendine hükmedebiliyorsun,nede filtrelenmeden çıkıp söze karışan düşüncelerine.Tuhaflaşıyorsun,farkındasındır artık dibine kadar neyin içinde olduğunun.Hayatın,hayal tarafında büyür,devleşir bu yabani duygu.Yabacısı olduğun kavramlarla karşılaşırsım.Litaratüründe olmadığını bilirsin.Sayfa sayfa arar durursun.Aradığın ne sözlüklerde nede o koca gereksiz bilgi yığının olduğu kitaplardadır.Cevabını bilirsin ama sorular ya, insanı içine çekiverir.Kendinde saklıdır aslı.İçindekilerle yüzleşip,kabullenmek gücendirir seni epeyde korkutur aslında.Evet korku,insan bilmediğinden korkar yahu! Yabancılaşırsın,yavaş yavaş içindeki çocuğu özgür bırakırsın.Asileşir,büyür artık sana kafa tutar olur,söz geçiremezsin.Gülüşlerinde eskisi kadar parlak değildir,Her imkansız bakışta ışığını soluksuzca emanet etmişsindir.Hemde hiç güvenmeden,tanımadığın kokudan güç alarak.İçinde karışıktır,savaşlar alır başını gider.Kalbin,mantığınla çelismesini çaresizce dışardan izlersin.Çıkar yolları zorlarsın.Sabahı zar zor edersin. Yorulduğun gecelerden kan ter içinde bi gün daha kazanmışsındır.Ödül,bir yudum güneş.Avuntun baktığın yerde görebilmektir.Gün sayarsın,bir mahkumun müebbet hapsinde sonsuz çentik atması gibi bi'şey.Herşey,herkes boğar seni.İçinden sürekli adını zikreder durursun.Her anış,bir darbe indirir hayatın merkezi denilen noktasına.Perdelerini çekersin,kaygısız tasasız kurduğun günlere geri dönmek istersin.Geçmiştir özlediğin evet ama kim geçmişte aranmaz ki? Acıların ne kadar çocukmuş.Ağlamak şeker kadar basit,gülmek bi balon kadar özgürceymiş.Rüzgarın oynak hallerini kırmızı bisiklet üzerinde selamlamakmış yaşam.Şimdi öyle mi? Güdüren o,daha çok ağlatan o, kırmızı günlerini çalanda o...Umudum hala diri.Her bahar bi balangıçtır yeni adımlara.Dikkatli olmak lazım.Balıklama dalmadan,tadında yaşamalısın.Bu duygu öyle güçlüdür ki usandırırda,uslandırırda